tarihin arka odası video izle




Habertürk'te yayınlanan Tarihin Arka Odası programında Pelin Batu sinirden masayı yumrukladı.

12 Yorum Yap:

Adsız dedi ki...

Pelin Hanım yorum yapmasa sadece siz konuşsanız çok daha iyi olacak.

Adsız dedi ki...

Pelin Hanım sizinle aynı bilgi ve birikime sahip olmadığına göre onunla tartışmaya devam etmenizin bir anlamı yok. Birşeyler öğrenmeye çalışıyoruz ama boşa tartışmalarla zaman da boşuna geçiyor.

SEYİT KARAKAYA dedi ki...

---Sn. ERDOĞANIN DEDİKLERİNİN BİRİ BİRİNİ TUTUYORMU ? DÜN NE DEDİ BUGÜN NE DİYOR!.......
TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR

Türkiye cumhuriyeti 85 yıllık tarihinde şu anki iktidar parti den evvel 57 farklı hükümetle yönetilmiştir. Ama ne acıdır ki tahribata uğradığı görülmemiştir.
İktidar parti’nin 6,5 yılda yaptıkları biryana son aylarda Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve parti temsilcilerinin açıklamaları bile devletimiz ve milletimiz için tehlike oluşturacak bir mahiyet kazanmıştır. Cumhurbaşkanlığı makamı ; “Kürt meselesinde tarihi bir fırsat yakaladık”,iç işleri bakanı bir gazetecinin “murat karayılanın açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna “not ediyoruz” milli eğitim bakanı öğrenci andının tartışmaya açılması gerektiğini” dillendirmektedir.
Cumhurbaşkanlığı bu tarihi fırsatın” ne olduğunu açıklamalıdır. İçişleri bakanı 30 bin insanımızın canını alan terör örgütünün elebaşını muhatap almanın hangi devlet geleneğine sığdığını belirtmelidir. Milli eğitim bakanının öğrenci andından duyduğu sıkıntı nedir?
Türk milleti bu sıkıntıların cevabını beklemektedir. Bilinmelidir ki; Türk milleti kavramı, bir ırkçı değil, Türkiye’de birlikte yaşayan tüm insanları kapsayan bir kavramdır. Lozan’da belirlenen azınlıklar; Rumlar,Ermeniler,Yahudilerdir. Bu azınlıkların hakkı da bellidir. Bunun dışında bu ülkede yaşayan hiçbir unsur azınlık olarak tanımlanamaz!

Türkiye’de yaşayan ve bu ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olan tüm insanlar eşit hak ve hürriyetlere sahiptir. Devlet uyruk,din,mezhep, ayrımı gütmeden tüm vatandaşlarına aynı muameleyi yapmakla yükümlüdür.

Bunun dışındaki ülkemizde ki en küçük farklılıkları kaşıyarak problem haline getirmek ve bu bağlamda insanların farklılıklarını göz önünde bulundurarak onların haklarının verilmesi gerektiğini söyleyenler bir gaflet ve delalet içindedirler.

Bilinmelidir ki Türkiye Üniteler bir devlettir. Bu ülkenin temelini zayıflatacak hiçbir bir adıma Türk Milliyetçileri yaşam hakkı tanımaz. Ülkedeki her farklı unsur, her azınlık her türlü hakkı isterse bu ülke nasıl Üniteler bir devlet olarak kalacaktır?
Herkesin her istediğini yaptığı, herkesin farklı hakları olan bir ülke, ülke niteliğinden yoksundur. Devletin ve milletin bütünlüğünü zedeleyecek bu yaklaşımları Türk Milliyetçileri ibretle izlemektedir. “Temennimiz milli bir birlik ve bütünlüğümüzün zedelenmemesidir.”

Seyit KARAKAYA dedi ki...

“BÜYÜK MEFKURE” DERNEĞİ

Sosyal ve kültürel bir çözülme atmosferinin yaşandığı bu dönemde, gençliğin; Türk kültürünü tanıması, manevi öğelere bağlanması ve ihtiyaç olduğu birlik ve beraberliğin temin ve tesis edilmesi derneğin ana kaynağıdır.

Bu hedefle, gençlerin milli manevi dinamiklerinden kuvvet alarak, bir mefkure sahibi olması’nın sağlanması dernek sayesinde mümkün olacaktır.

Böylelikle, başıboşluğun ve yabancı Kültür unsurlarının ağından gençlerimizin kurtulması ve sahip olduğu öz cevhere dönmesi sağlanmaya çalışılacaktır.
Bu nitelikleri bana öğrettikleri için ilk Anneme ve tüm İnsan Oğullarına, yaklaşımları için Teşekkürler ediyorum.
Ayrıca,
Kendileriyle yaptığım görüşmelerde zamanlarını ve bilgilerini benimle paylaşan kişiler ve Devlet Büyüklerine özellikle Teşekkür Ediyorum..

” ARANIYOR”

“Dalından kopan yaprağın akıbetini rüzgâr tayin eder.” Bu vecize; fikirsiz insanların ne kendine, ne yakınlarına ne de içinde bulunduğu topluma bir faydası dokunmayacağının açık bir ifadesidir.

Mefkûre; ideal, ülkü, amaç, gaye, erek kelimeleriyle eşanlamlıdır. “Büyük Mefkûre” Derneği halkımızın içinde bulunduğu sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel buhran atmosferinde küçükte olsa bir kenetlenmenin, silkinmenin öze dönmenin, gerekliliğine inanan ideal sahibi insanlar tarafından kuruldu.
Genel olarak halkımıza özel olarak gençliğimize hizmet vermeyi gaye edinen kuruluşumuz; kendine, çevresine, vatanına, devletine faydalı, millî ve manevî değerlerine bağlı, başıboşluktan ve belirsizlikten uzak bir gençlik yetiştirme azim ve kararlılığındadır.

Kuruluşumuz hiçbir parti, dernek vs. kuruluşlarının uzantısı- devamı değildir. Hiçbir parti ve vakıfla organik bir bağlantımız yoktur.
Toplumun tüm katmanlarına aynı mesafede olduğumuz özellikle bilinmelidir.

Dernek; tamamen yardımsever ve gönüllü vatandaşlarımızın destekleri ve derneğin yayın organı olan “ARANIYOR” dergisinin gelirleriyle malî kaynağını teşkil edecektir.

Gücümüz; yüreğinde milli ve manevi değerlerine bağlılık hisseden insanlardan kaynak bulur.
Mefkûre sahibi, sağlam karakterli, yüksek seciyeli bir gençlik oluşturmak için desteklerinizi bekliyoruz.
Bu inançla, aylık yayınlanacak olan “Aranıyor” dergisini “Kültür, Sanat, Edebiyat” dergisi olarak beğenilerinize sunuyoruz.

Hata bizden, Tevfik Yüce Allah’tandır.
Saygılarımızla…

Seyit KARAKAYA dedi ki...

ARİF OLAN TÜRK MİLLETİNE SESLENİYORUM

Asırlar boyunca cihan’a hükmetmiş olan Türklük, bugün gayri milli bir zihniyet tarafından yöneltilmektedir. AKP zihniyetiyle geçen 6,5 yıl sosyal, siyasi ve ekonomik bir buhran ortamı hazırlamıştır.
AB ile ilişkileri geliştirmek adına verilen tavizler, milli vicdanlarda ağır bir tahribata yol açmıştır. Dış ve İç politikalarımız adeta yabancıların sorumluluğuna bırakılmıştır. Türklükten rahatsızlık duyanlar şımartılmış, bölücü hainlere gösterilen hoş görü, işsiz, çaresiz çiftçiye, emekliye gösterilmemiştir.
Cumhuriyetin 80 yıllık kazanımları “özelleştirme” adı altında İsraillilere Fransızlara Yunanlara vs. peşkeş çekilmiştir. Ekonomik krize karsı gereken önlemler alınmamış ve işsizlik cumhuriyet tarihinin rekor düzeyine çıkmıştır. gün geçtikçe pahalılaşan yasam standartları vatandaşlarımız beli bükmüş,gelecekten umutsuz bir millet tablosu ortaya çıkmıştır. Bu gidişat; Türkiye ‘nin ve Türk milletinin aleyhine bir seyir almıştır. Bu nedenle AB’ci, ABD’ci ,IMF’ci bu gayri milli AKP zihniyetinin gitmesi, onun yerine Türk Milliyetçiliği hareketinin yegane temsilcisi , Türkiye’nin onurlu geleceği MHP’nin tek başına iktidar olarak gelmesi gerekmektedir.
Çünkü MHP; bu ülkenin bağrından çıkmış, milliyetçi-toplumlu, muhafazakâr çizgisiyle bu ülkeyi ve değerleri uğruna şehitler vermiş 40 yıllık bir harekettir.

MHP gücünü AB’den, ABD’ den IMF’den değil bu ülke insanından almaktadır. MHP’nin tek dayanağı “Yüce Türk Milleti”dir. Ve Yüce Türk milleti , kendisini hak ettiği şerefli yere taşıyacak olan MHP’yi er yada geç iktidara taşıyacak, ve karanlık odalarda iktidar olanlardan kaybolan yılların hesabı mutlaka sorulacaktır.

Hayatın da bir defa yolsuzluğa, hırsızlığa adı bulaşmamış ter temiz bir sicili olan Devlet BAHÇELİYLE, hakkında 5 ayrı suç dosyası bulunan R. Tayip ERDOĞAN elbette bir tutulamaz.
Devlet mallarını talan, edenlerle, devletin malına tenezzül etmeyen arasında ki fark, Yüce Türk Milleti tarafından idrak edilecek, bu gayri milli zihniyetin yerine Milliyetçi Hareket gelecektir!...

Türk Milleti Ariftir. Fazla söze ne hacet!.... Lafın fazlası ya deliye yada aptala söylenir.

Seyit KARAKAYA dedi ki...

1924 YILINDA ATATÜRK'ÜN EMRİYLE KURULAN TÜRKİYAT ENSTİTÜSÜ'NÜN, ATATÜRK TARAFINDAN BELİRLENEN BOZKURT'LU SEMBOLÜ

Ord.prof.dr.Fuat KÖPRÜLÜ'nünATATÜRK'e Türkiyat Enstitüsünün ambleminin nasıl olması gerektiğini soduğu zaman ATATÜRK:

"FUAT BEY!
KARLI TANRI DAĞLARI'NIN önünde elinde meşale tutan bir
BOZKURT
olsun, bu meşale genç Türkiye Cumhuriyeti'nin ilminin ifadesi olsun. ERGENEKON'dan çıkmamızda kılavuz olan BOZKURT,TÜRKLÜĞÜN Anadolu topraklarındaki
yeni devletinin kuruluşunu ifade etsin"

Türk Milletini oluşumunda etkili olduğu görülen doğal ve tarihi olgular şunlardır:
a)Siyasal varlıkta birlik
b)Dil birliği
c)Yurt birliği
d)Irk ve köken birliği
e)Tarihi yakınlık
f)Ahlaki yakınlık
TÜRK BUDUR: YILDIRIMDIR,KASIRGADIR,DÜNYAYI AYDINLATAN GÜNEŞTİR.

BENİM HAYATTA YEGANE FAHRİM, SERVETİM TÜRKLÜK'TEN BAŞKA BİRŞEY DEĞİLDİR.
Amerikalı General Mc Arthur'la 1933 yılında Ankara'da yaptığı görüşme esnasında:

ALLAH NASİP EDER,

ÖMRÜM VEFA EDERSE

MUSUL,KERKÜK

VE

ADALARI GERİ ALACAĞIM.

SELANİK'DE DAHİL

BATI TRAKYA'YI TÜRKİYE HUDUTLARI İÇİNE KATACAĞIM !

Biz doğrudan doğruya Milliyetperveriz ve TÜRK MİLLİYETÇİŞİYİZ
K.ATATÜRK

Vücudu yaşatan ruhtur ve büyük bir ruhta her şey büyüktür.

Tabiat insanı sadedir. Mesele, medeniyetten uzaklaşan tabiata dönme değil; tabiatın ona verdiği meziyetleri kaybetmendedir.

Aptallar yaşam ve ölüm için uzağa bakarlar. Her ikisi de yanı başındadır. Özgür ve erdenli olmaktan öte bir şey yoktur.

Sorgulanmayan hayat yaşamaya değmez.

Kıbrıs Adası Türklere, 1 yıldan daha kısa sayılabilecek bir zamanda; kayıplar, tutsaklar ve yaralılar hariç, seksen (80) bin şehide mal oldu; binlerce ağacı söndürdü.

Sorumluluk duymak ve sorumluluğa atılmak yüce bir erdemdir.
Ders vermekle kukla oynatmak aynı şey değildir.

MİSAK-I MİLLİ SINIRLARI İÇİNDE VATAN BİR BÜTÜNDÜR ASLA BÖLÜNEMEZ

Seyit KARAKAYA dedi ki...

SEVR'İN FİDANLARI SULANIYOR!!!

Çok değil daha yüz yıl önce önümüze Sevr'i dayatan Emperyalist batı, bugün de içimizdeki kuklalarını kullanarak emellerine ulaşmaya çalışmaktadır.

AKP iktidarı milli bir duruş sahibi olmamıştır. Hatta milli--milliyetçi kavramlardan alerji duymaktadır. İktidarlarında Türk kimliği göz ardı edilerek "alt kimlik-üst kimlik"tartışmaları açılmıştır, Türklüğe hakaretin önü açılmış, Türk dünyasıyla kalıcı ve etkili ilişkiler kurulmamıştır, AB ve ABD adede ta komiser olarak görülerek plan ve projeleri onların isteklerine göre şekillenmiştir. Bu tablo, teslimiyetçilik ve satılmışlıkla sembol olan damat Ferit zamanını andırmaktadır.
AKP iktidarı döneminde, Cumhuriyetimizin temel kazanımları çok komik fiyatlarla ve yabancılara satılmış yahut iktidar yandaşlarına peşkeş çekilmiştir. Yabancıların mülk edinimi kolaylaştırılmış ve yabancılara Cumhuriyet tarihinde hiç görülmeyecek kadar toprak satılmıştır.
Terör olayları, AKP'nin aciz tavır ve söylemeleriyle büyük artış göstermiş, kahpeler Türk bayrağına el uzatır hale gelmiştir. Bölücüler, polislerin yetki ve müdahalelerinin sınırlandırılmasıyla şımartılmıştır. Öyle ki yaptıkları protesto gösterileri adeta devlete isyan provalarına dönüşmüştür.
Bu vahim tablo, Cumhuriyet döneminin belki de en korkunç tablosunu oluşturmaktadır.
Ama bu tablo ile övünen dış düşmanların ve içte ki hainlerin unuttuğu bir gerçek vardır. Yüz yıl önce "MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN" önderliğinde, Sevr'i parçalayan yüce Türk milleti, vatanın ve milletin kaderi söz konusu olduğunda Kurtuluş Savaşını yeni baştan vermeye hazırdır. Türk'ün sabrını sınamak, kuyusunu açmak isteyenlere tavsiyemiz; tarihe göz atmalarıdır.

ALLAH TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN

Seyit KARAKAYA dedi ki...

29 MART YEREL SEÇİMLERİNİN SOSYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ

Türkiye; ekonomik, sosyal ve siyasal bir kargaşa ve belirsizlik atmosferinde seçime gitmiştir. Seçimler demokrasinin gelişmesi ve olgunlaşması açısından büyük bir nimettir. Ancak, demokrasinin hâkim kılınabilmesi için, seçmenlerin baskı, tehdit, kaygı unsurlarından uzak olarak hür iradesini yansıtabilmesi gerekmektedir.

Ne yazık ki İnönü döneminden bu yana tüm iktidarlar seçim sürecine yardım paketleri dağıtarak, tehdit ederek, baskı uygulayarak, çeşitli imalarla yönlendirerek müdahil olmuş ve seçimleri şaibeli hale getirmişlerdir. Bu hazin verici gelişme 29 Mart süresince bir kez daha tekerrür etmiştir. Yapılan gözlemler, alınan duyumlar bu savı doğrular niteliktedir. Bir çok il ilçe de fakir- fukaraya yardım dağıtarak dini duyarlılık sahiplerine cemaat ve tarikatlar aracılığıyla dini ajitasyon yaparak, işçi ve memur kesimi sürgün yoluyla tehdit ederek oy toplanıldığı su götürmez bir gerektir. Bunu yapanlar bu çabayı “millet iradesine saygısızlık olarak telakki edeceklerdir, lakin millet iradesine saygı duymayanlar bizzat kendileridir. Eğer seçimlerin şaibeli bir hâl almaması gerçek bir demokrasi ve milli irade ortamının tesis edilmesi isteniyorsa tüm partiler ve temsilcileri siyasi ahlâk ve ilkelere riayet etmek durumundadır.Yoksa millet iradesini ipotek altına almaya çalışıp, söze gel dimi demokrasi havarisi kesilenlerin maskesi er ya da geç düşecektir.Tüm bunları bir tarafa bırakıp seçim sonuçlarına baktığımızda AKP’nin %8 oranın da düştüğü, CHP, MHP ve SP’nin oylarının yükseldiği göze çarpmaktadır.
Bu sonuç hükümetin “ astığım astık, kestiğim kestik” tarzına verilen bir ikaz olarak okunmalıdır. Muhalefete ise, muhalefetine ve denetleyiciliğine devam et mesajı olarak algılanmalıdır.

Seçimlerin çarpıcı anekdotları ise; AKP’nin asla kaptırmak istemediği Antalya’yı Chp’ye kaptırması, Manisa, Isparta, Balıkesir gibi kaleleri MHP’ye kaptırması olmuştur. İstanbul da CHP, Ankara’da MHP büyük bir oy patlaması gerçekleştirmiştir.
AKP’nin en çok oy aldığı yer ise 67,9’la Konya olmuştur. Konya AKP ya en çok oy veren kent olmasına rağmen, bir tane Bakan’ı bulunmaması, Konya halkının hükümete “biz çanta’da keklik”iz. Mesajı vermesinden kaynaklamaktadır. Eğer, Konya AKP’ye oy bazında bir ihtar da bulunsa hak ettiği konuma gelmesi kolaylaşırdı.
Diğer bir ilginç olay; Konya’nın en çok yatırım alan, sık sık AKP’li vekillerin uğradığı SEYDİŞEHİR ilçesinde MHP’nin kazanmasıdır. Beyşehir ilçesine doğru düzgün bir yatırımın olmamasına lakin AKP’nin en çok oyu alan parti olması da ayrı bir tahlile mevzu olsa gerektir. SP’ in yeni lideriyle bir atılımda olduğu ancak bu atılımın yetersiz kaldığı da bir gerçektir.DP’nin Belediye başkanlığı aldığı yerlerde parti değil aday faktörü ön planda olmuştur.

Sonuç olarak AKP bum seçimlerde kendisine verilen uyarıyı dikkate almalı ve seçimlerin demokrasi ve özgürlükler zemininde vuku bulmasının engelleye bilecek hareketeklereden vazgeçmelidir.
Temennimiz seçimlere de millet iradesinin hür bir şekilde yansıdığı günleri görmek ve Hakk’a riayetin sağlandığı atmosferi hissetmektir.

Adsız dedi ki...

murat bardakçı bey ben vet. hekim mustafa gürgen im yıllardır soğuk durduğum tarihe sizin sayenizde artık ilgi duymaya başladım ve cumartesi günlerini dört gözle bekliyorum ancak o baba parası ile yurt dışında okuyup kendisini bir şey zanneden pelin hanım yüzünden artık proğramlarınızı izlememe kararı aldım ne zaman o bayan o proğramdan çıkar o zaman tekrar izlemeye başlarım şimdiden teşekkür ederim saygılarım la

Adsız dedi ki...

tebrikler sayın seyit başkan
Uygur Türklerini BÜYÜK MEFKURE DERNEĞİ olarak her zaman yanında ve maddi ve manevi desteğini hiç bir zamn esirgemeyeceginizi biliyor ve samimi olarak sizi destekliyor ve inaniyorum.beyşehir tv begrt tv beyşehir göl gazetesine vermiş olduğunuz yazılı Basın açıklamasını canı göülden destekliyorum...

Adsız dedi ki...

her yorumda bir esnlik var

Adsız dedi ki...

MİLLİ EĞİTİM GERÇEK ANLAMDA MİLLİ OLMALIDIR. Başbuğ ATATÜRK ve silah arkadaşlarının liderliği,Türk milletinin desteğiyle kazanmış olduğumuz cumhuriyetin temel felsefesi uygarlığın ötesine sıçrama hedefi gütmekteyken,"eğitimin millisi olmaz"... diyen zihniyetle eğitimimizin sürdürülmesi mümkün değildir.Türk çocukları herşeyden önce yurt sevgisini öğrenmeliyken ne acıdır ki andımızın kaldırılması tartışması yapılmaktadır.

MİLYONLARCA insanın takip ettiği bir basın objektif ve tarafsız olmak zorundadır.Basın halka hitap ettiğini söylüyorsa halktan yana olmalıdır.Halkın yararına işler yapmalıdır.Halka rağmen bir basın Düşünülemez! Ne yazıktır ki ülkemizde güç kimdeyse basında ona paralel bir istikamette seyretmiştir.Tarafsız bir basın istiyoruz!İhanete ortak olmayan,güçlünün değil haklının yanında olan bir basın istiyoruz!


Büyük mefkure dernegine ait Eşrefoğlu dergisi,Tarihin ilk çağlarından beri büyük medeniyetlerden izler taşıyan güzel şehrimiz Beyşehir'e mutavazi bir katkıda bulunmak maksadıyla ve ilk sayısıyla Ekim ayı itibariyle yayın tarihine adım atmıştır.

Yorum Gönder