yaprak sayar

1987 doğumlu istanbul teknik üniversitesi ses eğitimi bölümü 3'üncü sınıf öğrencisi. istanbul radyosu trt gençlik korosu'nda da söylemekte.ayrıca tarihin arka odası'nda murat bardakçı'nın aleme tanıttığı genç yetenek. kadife gibi sesin anlamını bulduğu şahsiyet kendisi. böyle bir canlı performansa çok az rastlanır. zor makamları bile büyük bir başarı ile seslendirmekte. her hafta dinlenesidir.

2 Yorum Yap:

Adsız dedi ki...

Binlerce yıldır Anadolu coğrafyasında yaşayan Türk, 1071 Malazgirt meydan muharebesi sonucunda bu coğrafyaya mührünü vurmuştur. İşte o tarihten bu yana hiçbir millete, imparatorluğa uzun ömür vermeyen bu topraklarda Türk Milleti yaklaşık bin yıldır imparatorluk ve devlet olarak aralıksız yaşamış, yaşamakta bundan sonrada yaşayacaktır.
Bu topraklarda yaşamakta olduğu süreç içerisinde çok büyük badireler, savaşlar, doğal afetler, felaketler atlatmıştır. Anadolu coğrafyasını saran kara bulutları def etmesini bilmiş, çekirge sürülerini söküp atmıştır.

Hiçbir düşman kuvveti Türk’e rağmen bu topraklarda dikiş tutturamamıştır. Anadolu’yu vatan yapan Türk Milleti buraları istila etme girişiminde bulunan haçlı ordularına da, yedi düvele de fırsat vermemiş bütün belaları hiç etmiştir.

Yüzyıllar boyu Türk’e karşı kuyruk acısı olan Batılı devletler, sınır komşularımız, bugüne kadar Lozan’ı tanımayan okyanusun öbür yanındaki özgürlük anıtlı ülkenin Anadolu coğrafyasındaki emelleri hiç bitmemiştir.

Sınırlarımızda hemen hemen bütün komşularımızın bizden toprak talebi bulunmaktadır. Türkün Müslümanlığı kabul ettiği andan itibaren Müslüman dendi mi Türk diyen Haçlı Batı zihniyeti misyonerlik silahı gibi, içerideki ortaklarıyla birlikte uyguladıkları dinler arası diyalog aldatmacası gibi daha birçok yönden, ülkemizde ve Asya kıtasında Hıristiyanlaştırma mücadelesi vermektedir.
Okyanusun öbür yanındaki dünya düzenci başı hem dinimizi kabullenmediği, hem de medeniyetimizi saymadığı için, önce “medeniyetler çatışması” projesiyle ortamı gererek, sonrada “medeniyetler ittifakı” adı altında, üstün gördüğü kendi medeniyetsizliğini özellikle Müslüman ülkelere ve bize zorla uygulatma yanında, ayrıca; dünyaya hükmetme çabası içindedir.

Bu düşünceler ve gayretler içinde olan, bazılarının dost bildikleri devletler Türkiye üzerinde hak iddia etmektedirler. Milli birlik ve bütünlük içinde üniter devlet olan Türkiye Cumhuriyetini bölmeye, ayrıştırmaya muvaffak olamamışlardır. Ancak istediklerine tam olarak ulaşamayanlar ülkemizi zafiyete düşürmeye, huzurunu bozmaya, devamlı bir şekilde bünyede yara oluşturup, sonrada bu yaraları kanatmaya çalışmışlar ve çalışmaktadırlar.

Alevi-Suni, Doğulu-Batılı, Sağcı-Solcu, İlerici-Gerici, Laik- Anti Laik, Osmanlıcı-Cumhuriyetçi, Kürt-Türk, Alt kimlik-Üst kimlik, Şeriatçı-Darbeci ikilemleri oluşturarak bunları yara haline getirip ondan sonrada içimizdeki uzun tırnaklılara kaşıtırlar. Böylece, silah zoruyla ulaşamadıkları amaca, ülkeyi içten çökerterek erişmek isteyen dışımızdaki güçler, içimizdeki işbirlikçilerini güçlendirerek, fiziki olarak işgal edemedikleri ülkemizi, zihni anlamda oluşturdukları mankurtlarla müstemleke ülke konumuna getirmek için var güçleriyle çalışmaktadırlar.

Acı olan birçok insanımız bilinçsiz bir şekilde bu oyunlara figüran olarak katılmaktadır. Bilinçli olanlar zaten çıkarları için müstevlilerle işbirliği içindeler. At izi it izine o kadar karışmış ki, bilinçliyi ve bilinçsizi ayırt etmekte zorlanıyoruz.

Şu an ülkemizde bir kargaşa hâkim. 938 yıldır resmen vatan tuttuğumuz bu coğrafyada Allaha şükür olsun ki, Türklüğümüzden utanmadan, gurur duyarak ve Türk olmanın gereğini yaparak yaşadık. Bundan sonrada “Ne Mutlu Türküm Diyene!” demek bizim için büyük bir kıvanç olacak.
Bugün, okullarımızda söyletilmekte olan Türküm, doğruyum, çalışkanım diye başlayan andımızı kaldırmaya çalışmak ya da bu üç kelimeyi metinden çıkarmaya kalkışmak neyin nesidir. Şayet bu bir hizmetse kime hizmettir?

Devamlı şekilde etnik guruplardan söz ederek ön plana çıkaranlar, unutmayın ki, bu ülkenin asli unsuru olan Türkler bu vatanda yaşamaktadır. Tapunun gerçek sahibi daha konuşmamıştır. Herhangi bir istekte bulunmamıştır.

Yapılması gereken bu hoşgörünün sınırlarının daha fazla zorlanmaması... Çünkü Türk isterse her şey onun isteğince değişir. İyisi mi Türkün ayranını kabartmayın!
Ne Mutlu Türküm Diyene!

Adsız dedi ki...

Doğu Türkistan da yaşayan soydaşlarımıza destek olmak , kamuoyunun ilgisini bu noktaya çekmek ve Çin mallarını protesto etmek amacıyla düzenlediğimiz imza kampanyasına gösterilen ilgi bizleri memnun etmiştir. Vatandaşlarımızın milli ve manevi konularda kayıtsız kalmasına temenni ediyor, attıkları imzayla kampanyamıza destek olan herkese teşekkür ediyoruz. Büyük Mefkure Derneği Başkanı Seyit KARAKAYA
ADİ ÇİN MALLARI
Çin ucuz imalat ve insan gücünden yararlanarak dünyada büyük bir ekonomik ağ oluşturmuştur.Bu özelliğiyle dünyada gelişmiş ülkelerden biri olan Çin,elindeki gücün avantajından yararlanarak dünyanın gözü önünde bir soykırıma girişmiştir.Doğu Türkistan'da yaşayan binlerce soydaşımız öldürülmüş,binlercesinin evleri,işyerleri yağma edilmiştir.Türkiye ise konuya geç müdahil olmuş ve gösterdiği tepki cılız kalmıştır.
Çin'e karşı büyük bir siyasi ve ekonomik uyarı niteliği taşıyan ambargo derhal uygulamaya girmeli,hem Çin!in Doğu Türkistan da yaptıklarıdan vazgeçmesi sağlanmalı hemde sağlığı tehdit eden ve hatta kansere yol açan çin mallarının ülkeye girmesi yasaklanmalıdır.uzun labratuar inceleme ve denetimlerden geçen çin mallarının kanserojen maddeler içerdiği ve daha bir çok hastalığa davetiye çıkardığı tespit edilmiştir.bunun içindir ki,Bir çok ülke çin mallarını ülkesine sokmazken Türkiye 'de çin malları adeta her yeri kuşatmıştır.Bu sağlıksız ürünlerin ülkemize girmesini engellemek hem Doğu Türkistan'da yapılanlara bir tepki mahiyeti taşıyacak hemde sağlığımızı tehdit eden bu mallar enterne edilmiş olacaktır.

Yorum Gönder